Yunan ihtilalinin yankıları dindikten ve Tanzimat - Islahat Fermanı gibi reformlardan sonra, 19. yy'ın ortalarından başlayarak 1908'e kadar olan özellikle Yunan devletinin genişleme eğilimleri sergilemediği yıllarda, Rum cemaati en parlak dönemini yaşadı, devletin güvenini yeniden kazandı ve özellikle Batılı devletlerin ticaret işlerinde aracılık yaparak zenginleşti.
Osmanlı Batı'nın Pazar ekonomisi yörüngesine girdiği 19. yy'da özellikle 1838'de İngilizlerle imzalanan antlaşmadan ve Batı sermayesinin girmesinden sonra (1855, 1858, 1860 yıllarındaki devlet kredilerinden sonra), Rumların bir kesimi tüccar, İngiliz ve Fransız tüccarların komisyoncuları, aracıları ve banker (sarraf) olarak önem kazandılar. II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) Leonidas Zarifis, Hristakis Zoğrafos gibi bankerler devlete kredi verir konumdaydılar. Diğer ünlü bankerler arasında Evgenidis, Stefanovik Skilitsis, Mavrokordatos, İlyaskos vardı. İşadamları olarak da Simeon Siniosoğlu, Yorgos Hrisovergis, İoannis Haritonidis, İosifakis Eksercis gibi kimseler ün yapmıştı. Aynca kimi Rumlar hekimlik, mühendislik, avukatlık, ögretmenlik alanlarında da önemli mevkiler elde ettiler. Avrupa kökenli şirketlerde önemli idari görevler üstlendiler. Kalifiye işçi statüsünde olan işçiler de genellikle Rumlardı.
Kültürel Gelişim
Rumlar bu dönemde çok geniş ve etkili bir kültür ve eğitim gelişmesi sergilediler. 1870'lerde İstanbul'da 26 dernek (silogoi) kurulmuştu. Bunların en önemlisi 1861'de kurulan ve bir eğitim bakanlığı gibi yoğun bir çalışma içine giren Elinikos Filoloyikos Silogos Konstantinopoleos'tu. Bu yıllarda 105 okulda 15.000 öğrenci eğitim görüyordu. 1844'te Heybeliada Ruhban Mektebi kuruldu, 1875'te Zappas'ın parasal yardımıyla Zappion Kız Lisesi, 1881'de Zarifis ve başka zenginlerin yardımıyla Fener Lisesi (Megale tou Genous Schole), 1890'da banker Zoğrafos'un yardımıyla Beyoğlu'nda Zoğrafyon Rum Erkek Lisesi inşa edildi. 1892'de gene Heybeliada'da Ticaret Okulu, 1909'da Beyoğlu'nda Dil ve Ticaret Okulu kuruldu. Gene Beyoğlu'nda Hacihristos'un Lycee'si, Kendrikon Kız Lisesi, Ayia Triada, Ayios Konstantinos-Ayia Eleni kiliseleri kurulmuştu. Bu dönemde kilise inşa etme yasağı da kalktı.
Cemaat parasıyla inşa edilen hayır kurumları da vardı. 40 kadar binadan oluşan Balıklı Rum Hastanesi 1753'te hizmete girdi. 1853'te Büyükada'da yetimler evi kuruldu. Rumların yoğun olarak yaşadıkları Tatavla'da 19. yy'ın sonlarında bir spor kulübü ve müzik derneği kuruldu. 1906'da "Ara Olimpiyat Oyunları" şampiyonu olan Yorgo ve Nikolas Alibrantis kardeşler bu spor kulübünden idiler.
Kimi Rumlar önemli devlet görevleri üstlendiler. Stavrakis Aristarhis ve Spiridon Mavroyenis (Marko Paşa) II. Abdülhamid'in kurduğu Kanun-i Esasi hazırlama komisyonuna girdiler. Aleksandros Mavroyenis Viyana'ya, İoannis Aristarhis Berlin'e, Grigoris Aristarhis Washington'a elçi olarak gönderildi. Konstantinos Muruzis Atina'da elçi oldu; 1869'da Paris Kongresi'nde, 1871'de Londra'da Osmanlı Devleti'ni temsil etti. Aleksandros Karateodoris (1833-1906), Roma'da elçi olarak bulundu ve 1878'de Berlin Kongresi'nde Osmanlı Devleti'ni temsil etti. K. Musuros 1840-1848 arasında Osmanlı çıkarlarını Atina'da elçi olarak etkili bir biçimde savundu. Bu Rumlar, Atina merkezine bağlı olmayan, kendilerini Osmanlı Devleti'yle özdeşleştiren kesimdendi.
Bu zengin ve etkin Rum cemaati içinde kültür düzeyi yükseldi. Kitap basımı hızlandı, Moliere ya da Aishilos'un yapıtlarını sahneye koyan tiyatrolar ortaya çıktı. Bu gelişmelerin etkileri Patrikhane'de de görüldü. 1862'den başlayarak patrik, ruhanilerle sivillerin bir arada oluşturdukları meclis tarafından seçilmeye başlandı.
Bu drum toplumsal yapılanmaya da yansıdı. İstanbullu Rumların 8 üyesini seçtiği 12 üyeli Sürekli Cemaat Karma Meclisi, Kutsal Sinod'la birlikte din işlerini yürütmeye başladı. Üç yeni semtte, Galata, Beyoğlu ve Tophane'de, Rumların nüfusu l00.000'e vardı. 1880'lerde İstanbul Rumlarının nüfusunun, İstanbul'a yeni göçlerden sonra yaklaşık 200.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir. Beyoğlu, Rumların en yoğun bulundukları ticaret ve kültür alanlarından biri oldu. Bu yıllarda 80'den çok kilise, 500 ayazma dindarlara hizmet sundu.
Rumlar, özellikle bu dönemden başlayarak İstanbul'a Batı yaşam biçimini getirdiler. Burjuva sınıfına özgü ölçülü bir lüks, geleneksel kurallara karşı çıkan kadınlı erkekli modern bir eğlence biçimi, daha serbest kadın-erkek ilişkileri, Batı tipi giyim, yabancı dillere verilen önemle, İstanbul'un Levantenleri ve yabancı uyruklu kimseleriyle birlikte kente kozmopolit havasını verdiler.
Fener Yöresi
Fener yöresi bu yıllarda önemini kaybetti ve yalnız Patrikhane'nin geleneksel semti olarak yaşamını sürdürdü. Fener Lisesi ve Yoakimyon Kız Lisesi Fener'in önemli kurumlarındandı. Rumların belki ilk (ve herhalde son kez) politik ve ekonomik isteklerini dinamik ve demokratik bir biçimde dile getirmeleri bu "parlak" dönemin son günlerinde oldu. Büyük bir katılımla gerçekleşen politik protesto yürüyüşü 1908'de görüldü. Gizli İstanbul Örgütü'nün yönettiği Politik Dernek (Politikos Sindesmos) 30.000 kadar Rumla Galatasaray'dan Babıali'ye yürüyüp milletvekili seçimlerindeki yolsuzlukları protesto etti.
Atina-İstanbul Merkezleri:
Yunan devletinin kuruluşundan sonra Yunanca konuşan Hıristiyan Ortodoks halk iki merkez arasında kalmış oldu. Atina bir ulusal merkezdi; İstanbul'daki Patrikhane ise ruhani bir merkez.. Bu ikilik bugüne dek kesintisiz süregelmiştir. Atina ulusal çıkarlar adına tüm Yunanlıların lideri olmaya çalışırken, Patrikhane tüm Ortodoksların lideri konumunu sürdürmek istemiştir. Bu mücadele çerçevesi içinde kimi zaman Yunan devleti yöneticileri devlet sınırlarını genişletmeye çalışırken (Megali İdea örneği) Patrikhane böyle bir davranışın Ortodoksları böleceğini savunmuştur.
Osmanlı Batı'nın Pazar ekonomisi yörüngesine girdiği 19. yy'da özellikle 1838'de İngilizlerle imzalanan antlaşmadan ve Batı sermayesinin girmesinden sonra (1855, 1858, 1860 yıllarındaki devlet kredilerinden sonra), Rumların bir kesimi tüccar, İngiliz ve Fransız tüccarların komisyoncuları, aracıları ve banker (sarraf) olarak önem kazandılar. II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) Leonidas Zarifis, Hristakis Zoğrafos gibi bankerler devlete kredi verir konumdaydılar. Diğer ünlü bankerler arasında Evgenidis, Stefanovik Skilitsis, Mavrokordatos, İlyaskos vardı. İşadamları olarak da Simeon Siniosoğlu, Yorgos Hrisovergis, İoannis Haritonidis, İosifakis Eksercis gibi kimseler ün yapmıştı. Aynca kimi Rumlar hekimlik, mühendislik, avukatlık, ögretmenlik alanlarında da önemli mevkiler elde ettiler. Avrupa kökenli şirketlerde önemli idari görevler üstlendiler. Kalifiye işçi statüsünde olan işçiler de genellikle Rumlardı.
Kültürel Gelişim
Rumlar bu dönemde çok geniş ve etkili bir kültür ve eğitim gelişmesi sergilediler. 1870'lerde İstanbul'da 26 dernek (silogoi) kurulmuştu. Bunların en önemlisi 1861'de kurulan ve bir eğitim bakanlığı gibi yoğun bir çalışma içine giren Elinikos Filoloyikos Silogos Konstantinopoleos'tu. Bu yıllarda 105 okulda 15.000 öğrenci eğitim görüyordu. 1844'te Heybeliada Ruhban Mektebi kuruldu, 1875'te Zappas'ın parasal yardımıyla Zappion Kız Lisesi, 1881'de Zarifis ve başka zenginlerin yardımıyla Fener Lisesi (Megale tou Genous Schole), 1890'da banker Zoğrafos'un yardımıyla Beyoğlu'nda Zoğrafyon Rum Erkek Lisesi inşa edildi. 1892'de gene Heybeliada'da Ticaret Okulu, 1909'da Beyoğlu'nda Dil ve Ticaret Okulu kuruldu. Gene Beyoğlu'nda Hacihristos'un Lycee'si, Kendrikon Kız Lisesi, Ayia Triada, Ayios Konstantinos-Ayia Eleni kiliseleri kurulmuştu. Bu dönemde kilise inşa etme yasağı da kalktı.
Cemaat parasıyla inşa edilen hayır kurumları da vardı. 40 kadar binadan oluşan Balıklı Rum Hastanesi 1753'te hizmete girdi. 1853'te Büyükada'da yetimler evi kuruldu. Rumların yoğun olarak yaşadıkları Tatavla'da 19. yy'ın sonlarında bir spor kulübü ve müzik derneği kuruldu. 1906'da "Ara Olimpiyat Oyunları" şampiyonu olan Yorgo ve Nikolas Alibrantis kardeşler bu spor kulübünden idiler.
Kimi Rumlar önemli devlet görevleri üstlendiler. Stavrakis Aristarhis ve Spiridon Mavroyenis (Marko Paşa) II. Abdülhamid'in kurduğu Kanun-i Esasi hazırlama komisyonuna girdiler. Aleksandros Mavroyenis Viyana'ya, İoannis Aristarhis Berlin'e, Grigoris Aristarhis Washington'a elçi olarak gönderildi. Konstantinos Muruzis Atina'da elçi oldu; 1869'da Paris Kongresi'nde, 1871'de Londra'da Osmanlı Devleti'ni temsil etti. Aleksandros Karateodoris (1833-1906), Roma'da elçi olarak bulundu ve 1878'de Berlin Kongresi'nde Osmanlı Devleti'ni temsil etti. K. Musuros 1840-1848 arasında Osmanlı çıkarlarını Atina'da elçi olarak etkili bir biçimde savundu. Bu Rumlar, Atina merkezine bağlı olmayan, kendilerini Osmanlı Devleti'yle özdeşleştiren kesimdendi.
Bu zengin ve etkin Rum cemaati içinde kültür düzeyi yükseldi. Kitap basımı hızlandı, Moliere ya da Aishilos'un yapıtlarını sahneye koyan tiyatrolar ortaya çıktı. Bu gelişmelerin etkileri Patrikhane'de de görüldü. 1862'den başlayarak patrik, ruhanilerle sivillerin bir arada oluşturdukları meclis tarafından seçilmeye başlandı.
Bu drum toplumsal yapılanmaya da yansıdı. İstanbullu Rumların 8 üyesini seçtiği 12 üyeli Sürekli Cemaat Karma Meclisi, Kutsal Sinod'la birlikte din işlerini yürütmeye başladı. Üç yeni semtte, Galata, Beyoğlu ve Tophane'de, Rumların nüfusu l00.000'e vardı. 1880'lerde İstanbul Rumlarının nüfusunun, İstanbul'a yeni göçlerden sonra yaklaşık 200.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir. Beyoğlu, Rumların en yoğun bulundukları ticaret ve kültür alanlarından biri oldu. Bu yıllarda 80'den çok kilise, 500 ayazma dindarlara hizmet sundu.
Rumlar, özellikle bu dönemden başlayarak İstanbul'a Batı yaşam biçimini getirdiler. Burjuva sınıfına özgü ölçülü bir lüks, geleneksel kurallara karşı çıkan kadınlı erkekli modern bir eğlence biçimi, daha serbest kadın-erkek ilişkileri, Batı tipi giyim, yabancı dillere verilen önemle, İstanbul'un Levantenleri ve yabancı uyruklu kimseleriyle birlikte kente kozmopolit havasını verdiler.
Fener Yöresi
Fener yöresi bu yıllarda önemini kaybetti ve yalnız Patrikhane'nin geleneksel semti olarak yaşamını sürdürdü. Fener Lisesi ve Yoakimyon Kız Lisesi Fener'in önemli kurumlarındandı. Rumların belki ilk (ve herhalde son kez) politik ve ekonomik isteklerini dinamik ve demokratik bir biçimde dile getirmeleri bu "parlak" dönemin son günlerinde oldu. Büyük bir katılımla gerçekleşen politik protesto yürüyüşü 1908'de görüldü. Gizli İstanbul Örgütü'nün yönettiği Politik Dernek (Politikos Sindesmos) 30.000 kadar Rumla Galatasaray'dan Babıali'ye yürüyüp milletvekili seçimlerindeki yolsuzlukları protesto etti.
Atina-İstanbul Merkezleri:
Yunan devletinin kuruluşundan sonra Yunanca konuşan Hıristiyan Ortodoks halk iki merkez arasında kalmış oldu. Atina bir ulusal merkezdi; İstanbul'daki Patrikhane ise ruhani bir merkez.. Bu ikilik bugüne dek kesintisiz süregelmiştir. Atina ulusal çıkarlar adına tüm Yunanlıların lideri olmaya çalışırken, Patrikhane tüm Ortodoksların lideri konumunu sürdürmek istemiştir. Bu mücadele çerçevesi içinde kimi zaman Yunan devleti yöneticileri devlet sınırlarını genişletmeye çalışırken (Megali İdea örneği) Patrikhane böyle bir davranışın Ortodoksları böleceğini savunmuştur.
0 yorum:
Yorum Gönder